VAJİNİSMUS'A ANNE ETKİSİ

Rumuz: SinemYaş: Sinem-24 Eşi-25Eğitim: Üniversite MezunuMedeni Durum: 5 Yıllık EvliBölge: Doğu Anadolu Bölgesi

 

HİKAYESİ

Aileler cinselliğe kapalı, anadolu’nun her yanında olduğu gibi cinsel konular hep es geçilmiş daha ilkokula gitmeye başlarken annesi de telkinlerine başlamış.

Aman kızım dikkat et, Erkek çocuklardan uzak dur, Onlarla birlikte oturma, Erkeklerle konuşma gibi ve Sinem hanım büyüdükçe telkinlerin dozu artmış ve şekli biraz değişmişti.

Sana çay ikram ederlerse içme, Sakın erkeklerin verdiği kola veya meyve suyunu içme, içine ilaç koyup sana kötülük yapabilirler.

Vajinismus tedavisi merkezimize gelen rumuz Sinem hanımda hep ayaklarının ucuna bakmış yürümüş, aileden çevreden hep takdir görmüş ve sosyal çevre ne terbiyeli kız ya o hiç kafasını kaldırıp bakmaz, erkeklerle ilgilenmezi helal olsun be! Kız dediğin böyle olmalı. "Bu zamanda böyle namuslu kız bulmak çok zor" gibi sözleri hep duymuş.

Namusunu koruduğu için çevreden hep takdir görmüş.

Sinem Hanım şunu itiraf etti.

İlişkiye gireceğim kişi eşim dahi olsa ben bekaretimi kaybetmekten korkuyorum galiba. Bekaretim giderse kendimi sanki çıplak gibi hissedeceğim.

Doğruydu.

Sinem Hanım kendisine toplum içinde değer kazandıran bekaretini kaybetmek istemiyordu. Tahttan indirilmiş prenses gibi hissedecekti kendini bundan dolayı o bunu kaybetmek istemiyordu. Onun için bilinçaltı direnç gösteriyordu cinsel ilişkiye.

Eşi ile birlikte vajinismus seanslarımıza katılan Sinem hanım şimdi kraliçe olmanın ayrıcalığını yaşıyor.

DOĞUM UZMANI

Rumuz: Zuhal - Yaş: Sinem-23 - Eğitim: Üniversite MezunuMedeni Durum: 8 Aylık EvliBölge: Ege Bölgesi

Zuhal hanım ilk gece ilişkiye girdiğini söyledi. 10-15 gün ara vermişler, bu süreçte yaşadığı başka bir sorundan dolayı kadın doğum uzmanına gitmişler.

Bayan kadın doğum uzmanı Zuhal hanımı alttan muayene etmiş. Bu sırada kullandığı aletler çok canını acıtmış. Zuhal hanım tepki gösterince uzman; “Sen ne biçim üniversite mezunusun? Korkma! Bir şey olmaz, canın ne kadar kıymetli? ” gibi laflar etmiş.

O günden sonra da ilişkiye ‘acıyacak’ korkusuyla girememişler. Bazen uzmanın da yanlış bir yaklaşımı da Vajinismus'a sebep olabiliyor.

BABASININ CİCİ KIZI

Rumuz: Songül - Yaş: Sinem-24 - Eğitim: Lise MezunuMedeni Durum: 15 Aylık EvliBölge: Marmara Bölgesi

Songül hanım gayet çekingen kişilik yapısı vardı, 3 kardeşin ortancası ve ailenin birbirine çok düşkünlüğü var.

Anne ve baba aşırı koruyucu davranıyor, el bebek gül bebek yetiştirme şekilleri var. Özetle bir dediği iki edilmiyor, 17 yaşındayken bile suyunu annesi babası vermekte olduklarını iletti.

Evdeki işlerin yapılmasına karışmıyor hatta gece canı bir şey istese babası gidip marketi açtırıp ve istenileni alıp eve getiriyor.

Songül hanım ailesine çok bağlı insan olduğundan evlendikten sonrada ailesinin yanındaki apartmandan ev tutmuşlar ve gününün yarısını yine anne ve babasıyla geçiriyor.

Songül hanım şöyle demişti.

Ben eşimi de ailemi de çok seviyorum, şimdi eşimle birleşirsem kızlığım gidecek ve ben kadın olacağım ama ben babamın “cici kızı” olmayı seviyorum ve babamın “cici kızı” olarak kalmak istiyorum. Ben kadın olmayı düşünemiyorum bile.

Songül hanım da bağımlı kişilik yapısı vardı, bir türlü ailesinden kopamıyordu. Vajinismus terapilerimize katılarak psikoterapi destekli ilaçsız vajinismus tedavisi tamamladık.

Bağımlılıklarından kurtulup, ailedeki her birey kendi yerinde tutmayı öğrendi ve evliliğinde cinsel birleşme sorununu aşmış oldu.

ÇOCUKLUK HAYALLERİ

Rumuz: Ayla - Yaş: Sinem-25 - Eğitim: Lise Terk - Medeni Durum: 3 Yıllık EvliBölge: Yurt Dışı

Ayla hanım 25 yaşında 3 yıllık Vajinismus vakasıydı. Onun hikayesi de şöyleydi. 3 yaşında iken ailesi ile birlikte Hollanda’ya göçmen olarak gitmişler.

Ailesi gayet modern, cinsel konularla ilgili hiç baskı görmemiş. Hikayenin kalanını ayla hanımın ağzından dinleyelim.

7-8 yaşlarına gelince nasıl dünyaya geldiğini merak etmiştim ve anneme sordum..

-Anne ben nasıl dünyaya geldim?

Annem gülerek ; -Kızım seni leylekler getirdi dedi.

Aradan biraz zaman  geçmişti. Seyrettiğim filmlerden bu işin leylek işi olmadığını anladım. Bayanla erkek öpüşüyordu. Tam o anda kafamda şimşekler çaktı. “ Çocuğun dünyaya gelmesi için bayan ile erkeğin dudaktan ‘muck’ öpüşmesi gerekiyormuş ” diye düşünmeye başladım ve bu çok hoşuma gitti. O çocukluk aklımla kendi kendime hep hayaller kuruyordum. Evleniyor, eşimle öpüşüyor, hamile kalıp çocuk doğuyordum. Bu düşüncem 14 yaşıma kadar devam etti. 14 yaşındayken Hollandalı kız arkadaşımın evine gitmiştim.

Konuşmalarımız esnasında kız arkadaşım annesine; -Anne biz nasıl dünyaya geldik? diye sordu.

Annesi; Gelin kızlar size anlatayım, diye bizi odaya götürdü. Orada penis ve vajen resimleri vardı. Kadın tek tek açıkladı. Çocuğun nasıl dünyaya geldiğini anlatıyordu. Dünyam yıkıldı, sanki kafama bir kova sıcak su döktüler. Soğuk soğuk terliyordum ve benim 4-5 yıldan beri kurduğum hipotez yerle bir olmuştu.

Bu cinsel ilişki nereden çıkmıştı? Öpüşmek gibi masum davranış varken … Cinsel ilişkiyi asla kabullenemedim. Şimdi eşimle ön sevişmelerimiz harika gidiyor ama tam birleşme olacağı zaman o bilinmez el devreye giriyor ve anında kapanıyorum,kasılıyorum.

Ayla hanım 2 seanslık terapimizden sonra bu sorunundan kurtuldu ve o da artık çocuğun olması için cinsel ilişkiye girmesinin farkına vardı. Mutlu evliliği var.

TÜKÜRÜK

Rumuz: Gönül - Yaş: 30 - Eğitim: Üniversite Terk - Medeni Durum: 4 Yıllık EvliBölge: Akdeniz Bölgesi

Gönül hanım terapiye ilk önce yalnız geldi, vajinismustan daha çok depresyon yaşayan vajinismus hastasıydı. Liseyi bitirmiş üniversite eğitimini yarım bırakmış ve en sonunda da evlenmişti. Çok baskıcı ve otoriter ailenin kızıydı, eşi kendisine dokunamıyordu bile.

Evleneli 4 yıl olmuş, artık birleşme ümitlerini tamamen yitirmişlerdi. Sonumut'ta uzmana baş vurmaya karar vermişlerdi.

Gönül Hanımın hikayesi ise şöyleydi.

“Küçük yaşlardan itibaren ailede hep geri planda kaldım. Biz 8 kardeşiz, ben 4 numarayım, 5 kız 3 erkek. Babam çok sinirli ve öfkeli, agresif birisi, hep kızar, bağırır, döverdi.

7 yaşındaydım, o zaman evimiz çok dardı. Küçük kardeşim ile ben annemle babamın yatak odasında yatıyorduk. Gece yarısı çişim gelmişti, uyandım, annemle babamın yatağından sesler geliyordu.

Gözümü açtığımda annem değişik sesler çıkarıyordu. Acımasız babam anneme işkence ediyor sandım, ikisi de çıplaktı. Cinsel ilişkiye giriyorlarmış ama ben annem acı çekiyor diye düşündüm.

Babama olan kızgınlığım daha da arttı. Biraz onları seyrettim annem altta inliyordu sonra korkudan gözlerimi kapattım taki sabah kalktığımda yatağımı ıslatmıştım. O günden sonra babamdan daha çok nefret ettim ve onu hiç sevemedim.

Erkeklerden nefret eder olmuştum, genç kızlık dönemim gelip çatmıştı. İlk defa regl olmuştum, gittim annemin yanına.

-Anne….

-Ne var kız…

-Şey….

-Ne var dedik ya…

-Şey anne…

Benden kan geldi.

-Neeeee….

-Benden kan geldi.

Annem boğazındaki bütün tükürükleri topladı ve suratıma okkalı tükürük fırlattı. Demek sende genç kız oldun ha!… başımın belası, dedi.

O günden sonra kendi cinselliğimden de nefret ettim ve bekarlığımda hiç cinsel organıma dokunmadım. Orgazm nedir bilmiyorum, sonunda da aileden kurtulmak için evlendim.

Eşim iyi insan, eşimi çok seviyorum. Ne olur beni bu dertten kurtarın”. dedi.

Gönül hanım yaşadıklarından dolayı direnç geliştirmişti terapiye karşı. Terapilerimiz sonucunda bütün bu sorunlarından kurtuldu. Hayatından memnun ve anne olmanın keyfini yaşıyor.

Sağ olsun her zaman işyerimize ziyarete gelir.

ANAHTAR SESİ

Rumuz: Ayşe - Yaş: 29 - Eğitim: Üniversite MezunuMedeni Durum: 8 Aylık EvliBölge: Orta Karadeniz

Ayşe hanım iş yerimize geldiğinde tedirgin şekilde içeriye girmişti. Tanışma faslından sonra sorununu anlatmaya başlamıştı.

Onun en büyük sıkıntısı vajinismus idi,  metalik seslerden nefret ediyordu, Anahtar ve bozuk para sesi… gibi

Anahtar yada bozuk para sesi duyduğumda kalbim atmaya başlıyor, terliyorum, sinirlerim boşalıyor, O anda elimde silah olsa o sesi çıkaran kişiyi öldürebilirim diyordu.

29 yaşında iki üniversite bitirmiş kültürlü, bakımlı bayandı. Öğretmenlik yapıyor, devam eden 1-2 seansta Ayşe hanım başından geçenleri şöyle anlatmıştı.

Annem üzerimde çok dururdu, genç kızlık zamanımda sürekli erkeklerden uzak durmamı, namusumu, şerefimi korumamı tavsiye ederdi. Güzel ve çekici kızdım, erkeklerle hiç ilgilenmezdim. Lisedeyken sınıftaki erkek arkadaşlarım beni elde etmek için iddiaya bile girerlerdi. Lise 2 de sınıf arkadaşımın yanında ders çalışacaktık. Kızlarda gelecekti. Evine gideceğimiz erkek arkadaş gelecek kızları telefon ile arayıp işinin olduğunu söylemiş. Ben evine gittiğimde kızların geleceğini söyledi. İçeri girdim. Kimse yoktu, sonra bana saldırdı. Yerde boğuşmaya başladık. Ben avazım çıktığı kadar bağırıyordum. Bu sırada kapı çaldı. Başka sınıf arkadaşımız gelmişti. Kapıda sesimi duymuş. Hemen içeri daldı. Beni kurtardı. Bu olaydan sonra erkeklerden daha da uzaklaşmaya başladım.

Lise son sınıfa gelince kendimi tamamen derslere vermiştim. Bir gün dersimiz boştu. Sınıfta bazı sınıf arkadaşlarım vardı. Oturmuş ders çalışıyordum. Sınıfın arkasında oturan ve benimle çıkmak için iddiaya giren erkek arkadaş vardı. Boyu uzun, tipsiz…. Hiç hoşlanmadığım tip. Ben ders çalışıyorum o arkadan sürekli bana laf atıyor. Elinde anahtarlıkla anahtar  var ve sürekli onları sallıyor.

“Kız Ayşe,seni çok seviyorum”

“Sus be aptal”

“Benimle çıkar mısın”

“Saçmalama tipsiz”

Anahtarları sallamaya devam ediyor.

“Çok tatlısın ya ne olur bana evet de..”

“Defol git başımdan”

Bu şekilde 10-15 dakika atıştık. Sonra bu olayı unuttum. 10-15 yıl sonra metalik seslerden rahatsız olmaya başladım. Son yıllarda rahatsızlığım daha da şiddetlendi.

Peki,bayanlar anahtar salladığında aynı şekilde olumsuz etkileniyor musun?
Hayır.Eğer anahtar kişinin kemerine takılıysa yine etkilenmiyorum.Sevdiğim biri anahtar sallasa yine tepki göstermiyorum.Ama tanımadığım yabancı erkekler sallarsa bitiyorum o zaman.Ter boşalıyor üzerimden…

Ayşe hanımın seanslarının sonucunda şöyle sonuç ortaya çıkmıştı.Namus kavramı çok önemliydi kendisi için. Pavlov’un meşhur köpek deneyinde olduğu gibi anahtar sesine şartlanmıştı. Onu rahatsız eden şey aslında anahtar sesi değildi. Anahtar sesinin çağrıştırdığı anlamdı. Anahtar uyarıcı idi. Asıl problem erkekler tarafından cinsel obje olarak algılanması idi. Eşi de kendisini cinsel obje olarak gördüğü için ona tepki gösteriyordu. Psikoterapilerle Ayşe Hanımın düşünce yapısı yeniden yapılandırıldı, farkındalık oluşturuldu ve sorun çözüldü.

AİLE ETKİSİ

Rumuz: Serpil - Yaş: 35 - Eğitim: Üniversite MezunuMedeni Durum: 5 Yıllık EvliBölge: Orta Karadeniz

Çiftimiz bize eşiyle birlikte geldi ve 5 yıldan beri çok uzmana gittiklerini ve sonuca ulaşamadıklarını söylediler. Kazandığım bütün paramı vajinismus ve kilo problemim için harcıyorum ama maalesef ikisinde de sonuca ulaşamadık diyordu. Kilo vermek için gitmediğim doktor, diyetisyen kalmadı. En fazla 10 kilo verebiliyorum. Sonra yeniden alıyorum. Çünkü yemek yemeyi çok seviyorum. Yemek yemek beni rahatlatıyor demişti. Vajinismus için verilen parmak egzersizlerinden nefret ediyorum.

Ayrıca eşi ile arası iyi değildi. Pek geçinemiyorlardı. Serpil Hanım ve eşi bunu vajinismusa bağlıyorlardı. Bu sorunları çözülürse sorunlarının kalmayacağına inanıyorlardı. Aldığımız seansta ilginç sonuçlara ulaştık.

Serpil Hanımın babası çok otoriter ve eleştirel kişiymiş. Çocukluğunda küçük Serpil’i hep azarlarmış. Sürekli ona başarısız, aptal ve geri zekalı olduğunu ifade edermiş. Küçük serpil önce babasından nefret etmiş. Sonra genelleme yaparak bütün erkeklerden nefret etmeye başlamış. Eşi cinsel ilişkiye giremeyince çok kızıyor, öfkeleniyormuş. Ama Serpil Hanım her başarısız ilişkiden sonra kendini sebebini bilmediği mutluluğun sardığını söyledi. Erkeklere güvenmiyor. Hatta yalnız aldığım seansta bana; "Hocam; size bile güvenmiyorum, çünkü siz de erkeksiniz" demişti.

Kilo, vajinismus bunlar birer sonuçtur. Öncelikle bunların sebebine bakmak lazım. Serpil Hanımda da şöyle ilginç sonuç ortaya çıktı. Serpil hanım babasının kötü örnek olmasından dolayı erkekleri sevmiyor ve onlara güvenmiyordu. Çünkü çok güzel bayandı. Türk erkeklerinin ideolu olan güzelliğe sahipti. Sarı saç, mavi göz, beyaz ten… Erkeklerin bakışları kendisini hep rahatsız ediyordu. Bundan kurtulmanın en kısa yolu bu güzelliği bozmak idi. Yemek yedikçe kilo alıyor, kilo aldıkça erkekler kendisine pek bakmıyorlardı. Vücudunu deforme ediyordu. Aslında yediği yiyeceklerle karnını doyurmuyordu. Duygularını tatmin ediyordu. Kilo onun için kendini güvende hissettiği limandı. Erkeklerin bakışından kurtuluyordu ve bu limandan ayrılmak istemiyordu. Eşini sevmemesinin nedeni ise, eşi aynı babasına benziyordu. Eleştiren ve negatif adam. Eşiyle cinsel ilişkiye girmeyerek eşinin gıyabında babasını ve bütün erkekleri cezalandırıyor, onlardan intikam alıyordu.

Serpil Hanım ve eşini aile terapilerine de aldık. Sorunları çözüldü. Şimdi 2 yaşındaki kızları ile çok büyük mutluluk yaşıyorlar.

TİKSİNTİ

Rumuz: Ayşe - Yaş: 26 - Eğitim: İlkokul MezunuMedeni Durum: 4 Yıllık EvliBölge: Karadeniz Bölgesi

Ayfer Hanım ve eşi merak, korku, şüphe içinde büromuza gelmişlerdi. Ayfer Hanım 26 yaşında öğretmendi. Eşi de 29 yaşında subaydı. 4 yıllık evliydiler. Ayfer Hanımın şikayeti eşinin cinsel organından tiksinmesi idi. Eşini çok seviyor ama onunla cinsel birlikteliği düşünemiyordu bile. Eşimle birlikte olacağım zaman midem ağzıma geliyor. Kusmak için lavaboya koşuyorum. Eşimin penisinden tiksiniyorum. Ayfer Hanımın hayat hikayesini dinlediğimizde ilginç durum ortaya çıktı. Ayfer Hanım 12 yaşlarında ilkokul 5.sınıfa devam ediyormuş, okuldan çıkmış dalgın dalgın evine gidiyor. Artık okulun son günleri… Havalar sıcak… Dondurmacıdan dondurma almış.Dondurmasını yiyor ve yürüyor… Evlerine dar sokaktan gidiliyor. Sokak tenha… Tam sokağın başında karşına 35-40 yaşlarında kirli sakallı adam çıkmış. Adam sapık… Fermuarını açmış, cinsel organını küçük kıza göstermiş. Kız neye uğradığını şaşırmış halde bağırmış, elindeki dondurmayı yere fırlatmış ve koşarak evine gitmiş. Günlerce tek başına sokağa çıkamamış. O günden beri dondurma yiyemez olmuş. Erkeklerin önüne bakamaz olmuş. Ayfer hanımın çocukluğunda yaşamış olduğu bu olumsuz olay onun hayatını karartmıştı. Sorunu çözüldü. Şimdi mutlu cinsel yaşantısı ile eski günlerin acısını çıkarıyor.

AİLE BASKISI

24 yaşında bayan ve 26 yaşında erkek terapilerimize katıldı. Aysel Hanım lise mezunu bayandı. Ev Hanımı idi. 2 yıllık evliydi. Onlarda vajinismusun pençesine düşmüş bir aileydi.

Ön sevişme harika başlıyor ama iş birleşmeye gelince sonuç hüsran… Aysel Hanım hüsranı yaşar yaşamaz ağlama krizlerine tutuluyordu. Eşinin sakinleştirmeleri işe yaramıyordu. Evlendiklerinden beri çok yere gitmişlerdi. Hatta komşularının “Kızım size büyü yapılmış, siz gidip bunu bozdurun”, demesi üzerine cinciye bile gitmişlerdi. Artık yemekten içmekten kesilmişlerdi.

Bu ümitsizlik içinde yanımıza geldiler. Gözlerinden ümitsizlik okunuyordu. Bitmiş ve tükenmiş iki insan… Halbuki severek evlenmişlerdi. Her şey mükemmel olmuştu. Tanışmaları… Aşkları.. Nişanları, düğünleri mükemmel olmuştu. Ta ki ilk geceye kadar…

İlk gece hain bir el bu mutluluk tablosunu bozmuştu. Onun adı “vajinismus” idi. Hayatlarında ilk defa duydular kadın doğum uzmanına gidince bu kelimeyi. İnternette araştırınca işin iç yüzünü öğrendiler. Maalesef onlarda Türkiye’deki binlerce vajinismus vakasından biriydiler.

Aysel hanım geçmişte aile ve sosyal çevre tarafından sürekli ayıp, günah ile cinsellikten uzak durmuş kendisini eşine saklamış ancak evlendikleri zaman eşine de yabancılaşıp kendini kasma ve eşiyle cinsel ilişkiye girememe sorunu yaşamıştı.

Bu vajinismus tedavisi vakasındaki kişi isimleri danışanlarımızın rızası ile rumuz isim kullanılarak yazılmıştır.

TOP